to top

Pazartesi - Cuma 9:00 - 18:00

Arayın 0222 408 88 26

BLOG

Özdemir Hukuk & Danışmanlık

Tehdit Suçu, Şartları ve Cezası

TEHDİT SUÇU VE MADDİ UNSURLARI (TCK 106)

      Tehdit suçu esas olarak kişinin hürriyetine karşı yönelecek haksız fiillerin bertaraf edilmesi amacıyla kanunda düzenlenmiştir. Kişinin huzurlu, korkusuz ve güvenliğinden emin olarak, karar alma ve hareket etme süreçlerinde hür iradesiyle yaşaması teminat altına alınmaktadır. Kanunda ifade edildiği haliyle mağdurun şahsına veya bir yakınına vücut veya cinsel dokunulmazlığının ihlal edilmesiyle yapılacak bir saldırı beyanı şeklinde işlenebilir. Ayrıca kanunun devamında, şikayete tabi olan çeşidiyle kişinin; malvarlığına veya kanunda geçen “…veya sair bir kötülük edileceğinden bahisle” ifadesinin kapsadığı değerlere bir haksız fiilin gerçekleşeceğine yönelik bahisler de suç teşkil edecektir.

      Sair bir kötülük lafzının ne anlama geldiği konusunda öğreti ve Yargıtay içtihatları arasında birlik yoktur. Yazarlar kişisel hakları ve şeref, haysiyet gibi kavramları burada yorumlarken Yargıtay “sürüm sürüm süründürmek, Dünya’nın kaç bucak olduğunu göstermek, işlerini başına yıkmak…” gibi somutlanması güç ve mecaz ifadeleri bu kapsamda değerlendirmektedir.

       Failinin herkes olabileceği bu suç tipinde tehdit suçu belirli bir kişi ya da kişilere yönelmiş olmalı. Muhatabının belirlenemediği dolayısıyla kimsenin neticesinde korkuya veya kaygıya kapılmadığı bir tehdit bahsinin suç oluşturmayacağı açıktır.

       Tehdit fiilinin icra edildiği an suçun tamamlandığı andır ancak Yargıtay verdiği kararlarda suçun varlığı için gelecekte gerçekleşecek bir zarar ve kötülük içeren haksız fiil bahsi olmasını şart koşmaktadır. Örnek vermek gerekirse kaçak elektrik kullanan kişiye bu durumu şikayet edeceğimizi söylemek suç oluşturmaz zira kişinin kaçak kullanımdan ötürü zarara uğraması ihtimali var ancak bu durumu yetkililere bildirme bir haksız fiil değildir. Serbest hareketli olma diye tabir edilen bu suç tipleri farklı şekillerde işlenebilir. Sözlü olarak, yazılı olarak yahut herhangi bir açık ifade bulunmadan bir takım jest mimiklerle veya posta yoluyla gönderilen bir eşya ile ya da benzer yollarla tehdit suçu tamamlanabilir. Elbette serbest hareketli bir suç olmasından ötürü karşımıza teşebbüs, iştirak gibi farklı şekilllerde de çıkmaktadır.

NİTELİKLİ HALLER

      Aynı kanun maddesinin ikinci fıkrasında ifade edilmiş unsurların varlığında daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerden bahsetmek gerekecektir. Buna göre; silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenen tehdit suçunda fail birinci fıkrada ifade edilenden daha ağır cezaya çarptırılacaktır. Birden fazla kişinin birlikte işlemesi unsurundan anlamamız gereken suçu işlemede ortak hareket etmek olmalıdır. Suça iştirakin faillik ve şeriklik olmak üzere iki türü vardır, kanunda nitelikli unsur olarak sayılan ise fail olma iradesiyle hareket etme yani fail olarak suça iştirak etmedir. Şeriklerin durumuna suçun özel görünüş biçimleri başlığında değinilecektir.

      Nitelikli unsurlar daha ağır cezayı ya da daha hafif cezayı gerektirebilir. İlgili maddenin ilk fıkrasının son cümlesinde ifade edilen malvarlığına zarar verme bahsi yahut sair kötülük daha az cezayı gerektiren nitelikli unsurlardır.

MANEVİ UNSUR

      Suçun, fiilin ve neticenin niteliklerine baktığımızda net biçimde görürüz ki bu suç tipi sadece kasıtla işlenebilir, taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Kısacası suçun vücut bulduğundan bahsedebilmek için failin tehdit içeren fiili icrasında mağdurun huzurunun bozulacağını, özgürce karar almada sıkıntı yaşayacağını ve sair neticeler oluşacağını öngörerek istemeli.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

      TCK’nun 43 ve 44 sayılı maddelerinde düzenlenmiş zincirleme suç ile içtimaya elverişli bir suç tipidir. Tehdit suçunun aynı kişiye farklı zamanlarda aynı suç işleme kararı doğrultusunda işlenmesi de mümkündür, 43. Maddede düzenlenmiş zincirleme suç hükümlerine göre ceza artırımı gerekecektir.

      Kişi tehdit suçunu tek fiille birden fazla kişiye karşı aynı anda işleyebilir, söz konusu durumda yine 43. maddenin ilk fıkrası uyarınca cezada artırıma gidilecektir Bir diğer özel görünüş biçimi ise aynı fiille birden fazla farklı suçun işlenmesidir. Örneğin kişi, birini silahla tehdit ederken hakaret ve küfür barındıran sözler söylemiş olabilir. Aynı suç işleme kastının icrasında ortaya çıkan iki farklı suç mevcuttur, yapılması gereken ise sadece daha ağır cezayı gerektiren tehdit suçunun nitelikli halinden ceza vermektir. Suçu düzenleyen kanun maddesinin 3. fıkrası bu noktada önem arz etmektedir çünkü ifade edildiği üzere “Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.” yani bu suçların tehdit suçuyla beraber icra edilmesi durumunda içtima hükümleri işletilemez.

      Kişinin tasarısına kalmış çok çeşitli hareketlerle de işlenmesi mümkün bu suç tiplerinde teşebbüsün de mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Tehdit içeren yazılı, görüntülü bir kaydın yahut karşı tarafça tehdit olarak algılanacak bir nesnenin vs. posta veya çeşitli haberleşme uygulamaları vasıtasıyla mağdura iletilmesi olanak dahilindedir. Şayet failin elinde olmayan nedenlerle tehdit içeriği mağdura ulaşmazsa suçun icra hareketlerine başlanmıştır ancak netice oluşmamıştır. Bu durumda teşebbüs hükümlerine gidilecektir.

      Eğer fiilin neticeye varamaması failin iradesi ve buna dönük hareketlerinden kaynaklanıyorsa gönüllü vazgeçmeden bahsedilebilir. Yani teşebbüsten cezalandırılması gereken bir suç vardır ancak TCK 36. maddede de düzenlendiği üzere fail teşebbüsten cezalandırılmayacaktır.

      Etkin pişmanlık, kanunda belirli suçlar bakımından tamamen failin iradesine bağlı olarak, suç fiilinin etkilerinin kısmen ya da tamamen ortadan kaldırılması anlamında düzenlenmiş, ceza sorumluluğunu etkileyen bir şahsi sebeptir. Tehdit suçu bakımından böyle bir düzenleme yoktur ancak suç tamamlandıktan sonra bu şekilde yorumlanacak fiillerin icrası cezaya hükmedilirken fail için birtakım avantajlar doğuracaktır.

 

YARGILAMA VE İNFAZ

      Suçun düzenlendiği 106 numaralı maddenin ilk fıkrasının ilk cümlesi ile nitelikli hallerin yargılanması resen soruşturulan suçları oluşturup sekiz yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Ancak ilk fıkranın ikinci cümlesinde ifade edilen şekillerle bir tehdit suçu işlenmiş ise suçun soruşturulması için şikayet şarttır ve bu şikayetin altı aylık zamanaşımı süresi vardır.

      Öte yandan CMK’nın uzlaştırmaya tabi suçları düzenleyen 253. maddesinin a bendinde daha az cezayı gerektiren haliyle, b bendinin 3. maddesinde temel haliyle sayılmaktadır. Bu suç tiplerinde soruşturma devam ederken tarafların uzlaştırma bürosu önünde bir araya getirilerek kovuşturmaya girmeden taraflar arasında bir anlaşmaya varılmasına yönelik faaliyetler yürütülür. Herhangi bir anlaşma olmazsa iddianame düzenlenip mahkemeye verilir ve yargılama başlar.

      Yargılamanın sonuçlarından olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, cezanın ertelenmesi veya adli para cezasına çevrilmesi kararlarıyla cezalandırılabilecek bir suç tipidir.

      Kasten işlenen bu suç tipinde mahkemenin hükmettiği ceza 1 yıldan az bir süre olursa mahkeme hapis cezasını, cezaevinde geçirilmesi gereken her bir gün için 20 ile 100 lira arasındaki bir miktara hükmederek, para cezasına çevirebilir.

      Yukarıda bahsedildiği üzere fail suçun neticesinde ortaya çıkmış zararları giderirse, mahkeme failin tekrar suç işlemeyeceğine kanaat getirirse ve fail evvelden kasten işlenmiş bir suçtan dolayı üç aydan fazla kesinleşmiş mahkumiyet kararı almamış ise mahkeme cezanın ertelenmesine hükmedebilir ve fail en az bir yıllık ama aldığı cezadan da az olamayacak ayrıca üç yılı aşmayacak bir süreyi denetimli olarak geçirir. Ancak belirtmek gerekir ki hükmedilen ceza iki yılı aşmamalı.

      Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ise belirli denetim süresi içerisinde failin iyi hali sonucunda mahkemenin yapılmamış ve cezanın verilmemiş olacağı anlamına gelir. Bu kurumdan yararlanmak isteyen fail, süreye yahut ceza türüne bakılmaksızın önceden hiçbir kasten işlenmiş suç cezası almamış olmalıdır. Mağdurun uğradığı zararın ortadan kaldırılması HAGB için bir başka şarttır ama Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 2012/42821 numaralı kararında mağdur zararlarını belgeyle ispatlayamadıkça manevi zararın HAGB’ye hükmedilirken göz önüne almamak gerektiğini belirtmiştir. Tüm bu şartların yanında mahkeme, failin başka bir suç işlemeyeceğine kanaat getirmeli ve elbette mahkum HAGB kararını kabul etmeli.

Özdemir Hukuk & Danışmanlık

İletişim

Gökmeydan Mh. Sarper Cd. No:14/6 Odunpazarı/Eskişehir

0222 408 88 26
info@ilknurozdemir.av.tr