to top

Pazartesi - Cuma 9:00 - 18:00

Arayın 0222 408 88 26

BLOG

Özdemir Hukuk & Danışmanlık

Maddi ve Manevi Tazminat

                Kişinin, kendisine yönelmiş bir haksız fiilden dolayı uğradığı zararın eski haline getirilebilmesi için ödenen maddi karşılığa tazminat denilmektedir. Tazminat davası da anlaşılacağı üzere söz konusu tazminat talebinin konu olduğu bir dava çeşididir. Tazminat davaları, bir yapma-verme üzerine olması ve yapılacak-verilecek şeyin ne olduğunun belirlenmesi üzerine olması sebebiyle hem bir eda davasıdır hem de bir tespit davasıdır.

                Anlaşılacağı üzere tazminat davası pek çok sebepten açılabilecektir. Örnek vermek gerekirse bir suçun doğurduğu zarara karşı, nişan bozulmasından ya da boşanmadan kaynaklanan zararlara kaşı, hatalı doktor uygulamalarından ötürü tazminat davaları açılabilir.

                Maddi tazminat, kişinin bedensel zararı halinde istenebilir. Bunun kapsamı kişinin tedavi boyunca ödediği giderler, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar, sürekli işgöremezlikten ötürü kazancın daha düşük olmasına bağlı olarak uğranan zararlar veya geçici işgöremezliğin doğurduğu benzer neticelerle sınırlıdır. Bedensel zarar dışında, eğer bir ölüm neticesi varsa cenaze giderleri, masraf edilmişse tedavi giderleri ve ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradığı zararlar tazmin edilecektir.

                Kişinin haksız fiilden dolayı kişilik haklarında bir zarar meydana gelirse manevi tazminat da söz konusu olacaktır. Söz konusu kişilik hakları, vücut bütünlüğünden, hayatındaki değerlerden, ruhsal ve fiziksel sağlığından oluşmaktadır. Örnek vermek gerekirse babasını kaybeden kişi manevi tazminat isteyebilecektir. Manevi tazminatın tespiti, maddi tazminattan oldukça farlıdır zira burada konu somut değil daha soyut ve kişinin manevi dünyasına ilişkindir. Hakim, tazminatı tayin ederken somut duruma, zararın büyüklüğüne, kusur oranlarına ve tarafların mali durumlarına bakmalıdır. Unutulmamalı ki tazminatın esas maksadı zararın etkilerini ortadan kaldırmaktır yani tarafların ne zenginleşmesi ne de yoksullaşması gibi bir netice kesinlikle olmamalıdır.

                Davaların zamanaşımı konusu ise görece daha karışıktır. Buna göre bir suç fiilinin meydana getirdiği zarardan kaynaklı tazminat davası için zamanaşımı ceza kanununun öngördüğü dava zamanaşımına tabidir.

                Boşanma davalarından kaynaklı tazminat davları için boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıllık zamanaşımı işleyecektir.

                Tazminat davalarının ağırlığını oluşturan ve haksız fiil olarak nitelendirilen olaylardan kaynaklı davalarda ise Borçlar Kanunu’nun düzenlediği 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri vardır. Buna göre tazminat talep eden taraf fiili ve zarara neden olan kişiyi öğendikten sonra iki yıl içinde dava açmalıdır aksi takdirde bu hakkını kaybeder. Söz konusu sürenin haricinde, fiilin işlenmesinden itibaren on yıl boyunca tazminat talebine ilişkin bir gelişme yaşanmaması durumunda da dava hakkı düşecektir.

                Eğer sözleşmenin yerine getirilmemesinden kaynaklı bir zarar mevcutsa, yine 10 yıllık bir zamanaşımı süresi öngörülmüştür.

Özdemir Hukuk & Danışmanlık

İletişim

Gökmeydan Mh. Sarper Cd. No:14/6 Odunpazarı/Eskişehir

0222 408 88 26
info@ilknurozdemir.av.tr